|
Bulaşma söz konusu olduğunda ik sorulacak soru virüsün ne denli bulaşıcı olduğudur; bu bağlamda 3 şey söylenebilir.
1. Virüsün ne kadar bulaşıcı olduğunu virüsü izleyerek değil, toplum içerisinde bulaştığı insan sayısını izleyerek bulmak durumundayız.
2. Bulaşma üzerinde insanların tutum ve davranışları, korku ve korunmaları etkindir.
3. 1 kişinin bulaştırdığı insan sayısı üzerinde uzlaşı yoktur, değişik kaynaklar değişik sayı vermektedirler. Görülen odur ki diğer virüslere göre orta derecede
bulaşıcıdır.
Nature dergisinin Kasım ayı sayısında da görülebileceği üzere COVID-19 ile ilgili her bulgu için daha fazla soru ortaya çıkıyor. Salgının sorumlusu olan
hastalık ilk kez öğrenildiğinden bu yana altı ay geçmiş olmasına rağmen araştırmacılar hala cevaplayamadıkları bazı temel sorularla çalışıyorlar.
COVID-19'un en çarpıcı yönlerinden biri, hastalık deneyimlerindeki büyük farklılıklardır. Bazı insanlar hiçbir zaman semptom geliştirmezken, görünüşte
sağlıklı olan bazılarında şiddetli ve hatta ölümcül zatürree oluşabiliyor. Hastalığı çabuk atlattığı düşünülen bir sağlam birey, 4 ay sonra hastalığın kalıntıları
ile hala cebelleşirken hastalığı zar-zor atlatmış birinde hiç iz kalmayabiliyor. Reykjavik'teki DeCODE Genetics'in CEO'su Kári Stefánsson ve ekibi bu farklılıkların bazılarını
açıklayabilecek insan geni varyantları arıyor. Stefánsson "Klinik sonuçtaki farklılıklar dramatik," diyor. Bu durumdan virüsten çok onun konakladığı beden
sorumlu olmalı.
Virüsün diğer virüslere karşı doğal ortamda ne kadar daha az ya da çok dayanıklı olduğu konusunda çalışma ve rapor bulmak çok zor.
Virüs kendi başına bir tam canlı değil, ancak bir konak bedende canlanıyor. Beden hücreleri ile iyice iç-içe geçerek canlanıyor. Çok hızlı çoğalıyor, ancak onu
öldürmek için kullanılacak silah ortama rastgele ateş edemiyor, çünkü konak organizmanın hücrelerini öldürebilir. Doğrudan ve özel olarak virüsün hedef alınması
gerekiyor ve bu zor.
Virüs ortamda değişime uğruyor. Bu bağlamda iyimser olanlar bir kaç sene sonra bu virüs bizde hafif bir öksürüğe ancak neden olabilecek demek de olası, bu tür
virüslere karşı aşı bulmak olanaksız demek de olası. Hangisi başa gelecek şimdilik bilinmiyor. Büyük olasılık da oluşan renk gri olacak, yani ekstrem uçlar (siyah
ve beyaz) oluşmayacak, aşı da bulunacak virüs de düdüğünü öttürecek.
Hastalığın seyri gibi başlama biçimi de değişiklikler gösteriyor. Virüsün varlığını bile şu veya bu nedenle algılamayan bünyeler de var, hemen daha virüsün alındığı
gün virüse tepki verip onunla savaşmaya başlayan bünyeler de var. Bu mutlaka bağışıklık sisteminin gücü ve de virüsün o bünyede çoğalabilme olasılığı ile ilintili
olmalı ama kantitatif verilerimiz yok. Bağışıklık sisteminin çok güçlü olmasını beklediğimiz bir maraton koşucusu virüs nedeniyle entübe duruma düşebiliyor ve doğal
olarak bu bizleri şaşırtıyor.
İki covid-19 virüsü yek diğerinin tıp-a-tıp aynı mı bilemiyoruz. Havada dolaşan bir virüsü bir ölçüde modellememiz olası, ama hücre ile virüs karşılaştıklarında
olayın fiziğini bilemiyoruz. Virüs-hücre-etkileşimi sayfasındaki
makaleler neleri ne kadar bilebildiÄŸimizin iÅŸaretleri.
Virüsün hangi bünyede ne yapacağı belli değil, bazılarına neredeyse ağzını bile açmazken, bazılarını öldürüyor. Virüsü kapmak ile hastalık algılamak arasındaki
şekilde görülen histerizi eğrisinin boyutlarının bilinmemesi önlemleri de zorlaştırıyor; rahatsızlık algılamayan doğal olarak özgürlüklerinin de kısıtlanmasını
istemiyor. Bu durumda özgürlük zorunlu olarak kısıtlanmalı, çünkü bu özgürlük maliyeti çok yüksek bir özgürlük ve sonuçta başkalarının ölümüne neden olabilecekbir
özgürlük. Covid-19'a karşı güçlü bünyenin özgürlüğü kamuca kısıtlanmak zorunda, zayıf bünye ise özgürlüğünü zoraki kısıtlamalı. Şimdilik de elde maske-mesafe-
temizlik dışında yalnızca ortak alanların kullanımında zaman kısıtlamaları var.
|
Virüs ve aşı hakkında Dr. Faruk Yıldız'ın sözleri bizim daha önce söz ettiğimiz gri renge daha yakın görülebilir:
"Virüsler diğer canlı hücrelerinde olduğu gibi hem DNA, hem RNA'yı aynı anda taşımazlar. Corona virüsler RNA grubu virüslerdir ve çok hızlı bir biçimde form
değiştirirler. Salgının başında etken olan ve Covid-19 olarak adlandırılan form bugüne kadar onlarca form değişikliğine uğramıştır. Kızamık, Kızamıkçık, Polio
gibi DNA grubu virüslere karşı etkili aşılar geliştirilmiş olup, uygulanmaktadır. Buna karşın sık ve hızlı form değiştirmeleri nedeniyle RNA grubu virüslere
karşı etkili aşılar geliştirilememektedir.
Gerek Rusya ve Çin'de, gerekse BioNTech-Pfizer ortaklığınca geliştirilen aşıların ve bundan sonra bulunduğu açıklanacak Corona virüse karşı aşıların etkinliği
ve güvenilirliği tartışmalıdır. Küresel sistemin en etkin yaymaca aracı olanı medyada bu aşının %90 koruyucu etkisi olduğu bildirilse de, BioNTech patronu Uğur
Şahin, aşının %90 olmasa da %50 koruyucu etkisi olabileceğini, bu koruyuculuğun ne kadar süreceğinin de bilinmediğini açıklamıştır. % 50 koruyuculuk da
tartışmalıdır. Üç ay süren, 43 bin gönüllü insan deneği üzerinde yapılan Faz-3 çalışmalarına katılan deneklerin bazı ortak özelliklere dikkat edilerek değil,
rastgele seçildiği izlenimi oluşmuştur. Araştırmaya katılan deneklerin bağışıklık sistemindeki farklılıklar araştırma sonuçlarını doğrudan etkiler. Ayrıca bu
aşının-70 derecede korunması gerekliliğinin de sorun oluşturacağı bildirilmiştir.
Endüstriyel tarım ve hayvancılıkta kullanılan GDO teknolojisinin, RNA grubu virüslere karşı geliştirilen aşılarla da insanların genetiğine yönelik bir tehdit
oluşturabileceği endişesi bulunmaktadır."
Covid-19, daha doğusu ARS-CoV-2, garipliğini insan toplulukları ile birlikte yaşayan evcil hayvanların vücudunda pek barınamayıp da insan bedenini uygun konak
bulması ile de gösteriyor. Bu durum tabii neden geç ortaya çıktığını açıklıyor, ama neden ortaya çıktığını ve nasıl bu denli ağır toplumsal tahribat oluşturduğunu
açıklayamıyor.
Virüs ağırlıklı olarak insandan insana bulaşıyor, dolaylı bulaşmada da insan çevresindeki eşyaya virüsü bulaştırıyor ve bu eşyadan diğer insanlara virüs
bulaşabiliyor. Bulaşmada geçen bazen az sayıda virüsün bir aşı gibi işlev yaparak neden bağışıklık sağlamadığı da tam olarak net değildir.
Virüs, enfekte bir kişinin ağzından veya burnundan öksürdüğünde, hapşırdığında, konuştuğunda, şarkı söylediğinde veya ağır nefes aldığında küçük sıvı
parçacıklar halinde yayılabilir. Bu sıvı partiküller, daha büyük "soluk/öksürük damlacıkları" ndan (resim 5 mikronu ayrılma değeri almış) daha küçük "aerosollere"
kadar değişen farklı boyutlardadır. Burada damlacık yoluyla iletim ve aerosol yoluyla havadan daha uzun mesafeli iletim ayrımı yapılmalıdır.
Damlacıklar büyük hacimli ve bu nedenle ağır oldukları için yere daha çabuk düşerler, dağılarak aerosol özelliği kazanma oasılıkları pek de büyük değildir.
Virüsü taşıyan kişilerin nefesleri içerisindeki 5 mikrondan küçük ve aerosol yani havada çözülmüş olarak çıkan virüs gurupları ise hafiflediklerinden çok daha
uzun havada kalabilirler.
Havadaki virüsler solunum ya da elle dokunma yoluyla diğer insanların ve ağızlarına, burnuna veya gözlerine girdiğinde diğerleri de COVID-19'a yakalanabilir; bu
durumun insanlar enfekte bir kişiyle doğrudan veya yakın temas halinde (1 metreden daha az) olduğunda ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir.
Mevcut kanıtlar, virüsün yayılmasının ana, en büyük olasılıklı, yolunun birbirleriyle yakın temas halinde olan insanlar arasındaki solunum damlacıkları olduğunu
göstermektedir.
Aerosol iletimi belirli ortamlarda, özellikle enfekte kişilerin restoran, koro uygulamaları, spor dersleri, gece kulüpleri, ofisler, mabedler ve / veya benzeri
yerler gibi başkalarıyla uzun zaman geçirdiği kapalı, kalabalık ve yetersiz havalandırılan alanlarda meydana gelebilir. Aerosol üretme prosedürleri adı verilen
özel tıbbi prosedürlerin yürütüldüğü tıbbi tesislerin dışında aerosol geçişinin meydana geldiği koşulları daha iyi anlamak için daha fazla çalışma
yapılmaktadır.
Virüs, enfekte kişiler hapşırdıktan, öksürdükten veya yüzeylere veya masalar, kapı kolları ve tırabzanlar gibi nesnelere dokunduktan sonra da yayılabilir.
Başkaları bu kontamine yüzeylere dokunarak, ardından önce ellerini temizlemeden gözlerine, burunlarına veya ağızlarına dokunarak enfekte olabilir.
|
|
|
Bir önceki sayfamızda aktardığımız sn. Özhan Atalay korunma önlemleri bilinen bazılarınca uygulanıp bazılarınca
uygulanmayan standart önlemlerdirler. Keza Dünya Sağlık Örütü'nün önerileri de "COVID-19 toplumunuzda yayılıyorsa, fiziksel mesafe, maske takmak, odaları iyi
havalandırmak, kalabalıklardan kaçınmak, ellerinizi temizlemek ve bükülmüş bir dirsek veya bez vb. üzerine öksürmek gibi bazı basit önlemler alarak güvende
kalın. Yaşadığınız ve çalıştığınız yerde yerel tavsiyeleri öğrenin ve uygulayın." şeklinde olup bu babtan sayılabilirler. Bağışıklık sistemi virüsü tanıyıp
hemen harekete geçtiğine göre uyarılar akılcıdırlar, antikor oluşturup da 2.'i keze izin verememek ise bir zaaftır.
Dünya Sağlık Örgütü'nün maske kullanımı konusundaki önerileri de akılcı görülmektedir:
Maskenizi takmadan önce, çıkarmadan önce ve sonra ellerinizi temizleyin.
Hem burnunuzu, ağzınızı ve çenenizi kapladığından emin olun.
Belirli bir risk grubunda değilseniz kumaş maske takın. Bu, özellikle kalabalık ve yetersiz havalandırılan iç mekanlarda fiziksel olarak mesafeli kalamadığınız
durumlarda önemlidir ve genelde yeterlidir.
Aşağıdaki durumlarda tıbbi / cerrahi maske takın:
60 yaşın üzerinde iseniz
Başka tıbbi sorunlarınız var ise
Kendinizi iyi hissetmiyorsanız ve / veya
Hasta bir aile üyesine bakıyor iseniz
Bunlara ek olarak el yıkamanın sabun ile ve en az 20 sn. olması ve ellerin temiz olduğu kesin olmadıkça yüze olabildiğince yaklaştırılmaması da öneriler arasında.
Yukarıda söz edilen önlemler bir anlamda sosyal, bir anlamda fizik öneriler sınıfından düşünülebilirler; tıbbi öneriler ise pre-exposure ve past-exposure profilaksiler
olarak, yani virüsü almadan ve aldıktan sonra korunma olarak, 2 sınıfta kategorize edilebilirler.
Sağda NIH olarak görülen kaynağımız virüsü almadan önce için şunları yazmaktadır:
"Şu anda, enfeksiyonu önlemek için SARS-CoV-2'ye (yani PrEP olarak) maruz kalmadan önce uygulanabilecek bilinen bir ajan yoktur. Klinik araştırmalar, emtrisitabin
artı tenofovir alafenamid veya tenofovir disoproksil fumarat, hidroksiklorokin ve çinko, C vitamini ve D vitamini gibi takviyeleri içeren çeşitli ajanları
araştırmaktadır. SARS-CoV-2'yi hedefleyen monoklonal antikorlarla ilgili çalışmalar geliştirilmektedir. En son bilgiler için lütfen ClinicalTrials.gov adresini
kontrol ediniz."
DOVEPRESS olarak görülen kaynağımızdan da hipertansiyon, diyabet/şeker, obezite/şişmanlık, kronik böbrek hastalığı, astım / amfizem / sigara, konjestif kalp
yetmezliği, karaciğer sirozu, immün baskılama hastalarının ve 80 yaş üstü gurubun risk gurubu olduğunu aktarmak olasıdır.
ScienceDir. olarak görülen makale aşı olmadığı için kullanılmasının uygun olduğu düşünülen daha önce denenmiş antiviral ajanlar üzerinde bir çalışmayı rapor ediyor,
ancak Kasım ayında gönderilmiş olmasına rağmen içlerinden yararlı olduğu açıkça saplanmış bir veya bir kaç ajanı öene çıkaramıyor.
Keza MedRxiv olarak görülen makale de kemoprofilaksinin yararının söz konusu olabileceğini ancak söyleyip, yapılan çalışmalardan söz edebiliyor, bir yol gsterme yapamıyor.
|
COVID-19, farklı insanları farklı şekillerde etkiler. Enfekte kişilerin çoğu hafif ila orta derecede hastalık
geliÅŸtirecek ve hastaneye yatmadan iyileÅŸebilecektir.
En yaygın semptomlar:
ateÅŸ
Kuru öksürük
yorgunluk
Daha az yaygın semptomlar:
Ağrı ve sızılar
boğaz ağrısı
ishal
konjunktivit
baş ağrısı
tat veya koku kaybı
ciltte kızarıklık veya el veya ayak parmaklarında renk değişikliği
Ciddi belirtiler:
nefes almada zorluk veya nefes darlığı
Göğüste kalıcı ağrı veya basınç
konuşma veya hareket kaybı
(Yeni) bilinç bulanıklığı
Uyanamama veya uyanık kalamama
Mavimsi dudaklar veya yüz
Ciddi semptomlarınız varsa derhal tıbbi yardım isteyin. Doktorunuzu veya sağlık tesisinizi ziyaret etmeden önce daima arayın.
Aksi halde sağlıklı olan hafif semptomları olan kişiler, semptomlarını evde yönetmelidir.
Bir kişiye virüs bulaştıktan sonra semptomların ortaya çıkması, en az 1, ortalama 5-6 gün sürer; ancak bu süre 14 güne kadar da uzayabilir.
Aşağıda ağırlıklı belirtiler ve bu belirtilerin görülme yüzdeleri (% parantez içerisinde) verilmektedir:
Kuru öksürük (60,4)
Nefes darlığı veya nefes almada zorluk (41.1)
AteÅŸ (55.5)
Kas ağrısı (44.6)
Baş ağrısı (42.6)
Boğaz ağrısı (31,2)
Koku ve tat bozukluÄŸu (64,4)
Yorgunluk (68,3)
Ağırlık toplamı %100'ü geçen iki belirti, hatta ağırlığı %70 dolayında olan yorgunluk gibi tek bir belirti de hastaneye başvuru için yeterli olabilir, ne
yazık ki bu durum hastanedeki hasta yoğunluğu ile de ağırlıkla ilintilidir.
|
|
|